Hugh Laurie

Bir çok işi başarıyla yapabilmesiyle komple sanatçı..
Kişiliği ve yaptığı işlerdeki başarısı ile üstün insan..

Dünya üzerinde hayranlıkla takip ettiğim iki isimden biri..



1959 İngiltere doğumlu Hugh Laurie; en çok bilinen yanı aktörlüğü yanı sıra, birçok enstrümanı başarıyla çalabilen muhteşem bir blues sanatçısı ve Gun Seller isimli romanın yazarıdır kendisi.

Burda benim cehaletim de devreye girmiş olabilir fakat; yazar, aktör ve müzisyen olarak üçünü de üst düzey yapabilen başka birisi var mıdır bilmiyorum..

Kendisini sima ve kişilik bakımından, daha bilinecek bir örnek olması açısından Beşiktaş'ın hocası Slaven Bilic'e benzetirim.

Twitter üzerinden, Yunanistan'da seçimi kazanan sosyalist parti Syriza'yı kutlaması da kendisi hakkında ipuçları içeriyor.

Oyunculuk

Hugh Laurie daha önceleri birçok rolde yer almasına rağmen asıl patlamayı 2004 yılında yayına başlayan, oynadığı başrol karakterinin de adını taşıdığı House MD dizisinde elde etti.

Toplam 8 sezon süren dizide Gregory House isimli bacak sakatlığından müzdarip topal bir doktoru canlandırdı.
Zeki ve başarılı bir doktor olmasına rağmen, bunun daha üzerinde tavan yapmış bir egosu vardı. Manevi olarak çarpıklıkları, zekası ve ince işleri yakalaması açısından Sherlock Holmes ile yarışabilir, ki burada canlandırdığı karakterde de evinin kapı numarasından tutun da, bağımlılık yapıcı madde kullanmasına kadar ünlü dedektife dair birçok gönderme var.

Dr. House'u özet olarak geçecek olur isek :)



Son olarak yine canlandırdığı karakterin adını taşıyan Mr. Pip isimli filmin başrolünde rol aldı.

Bu filmde iç savaş halindeki bir adada cehalete karşı savaş veren bir öğretmeni canlandırıyor.
Konusu itibariyle güzel bir film ve kesinlikle izlenmesini tavsiye ederim.

Mr. Pip, Hugh Laurie'nin gerçek hayattaki karakterini de az buçuk öğrenmek adına önemli bence.

Müzik

Hugh Laurie'nin isimleri "Let Them Talk" ve "Didn't It Rain" olan iki adet de çok başarılı müzik albümü var.

Kendisi bu albümlerindeki birçok parçada eski jazz ve blues üstadlarına yeniden hayat veriyor.

Albümlerin ikisi de çıktıktan sonra Amerika Blues listelerinde 1. sıradaki yerlerini almıştı. Bu da Hugh Laurie'nin bu konuda da ne kadar başarılı olduğunu ispatlar nitelikte.

Birinci albümünden en sevdiğim parça; Swanee River



İkinci albümünden sevdiğim parça; Wild Honey (Grubu The Copper Bottom Band ile)


Ayrıca kendisi grubuyla beraber geçen yaz Caz Festivali kapsamında İstanbul Harbiye Cemil Topuzlu'da bulunmuştu ve klasik "salute" selamlamasıyla kadehini kaldırıp parçaları seslendirmeye başlamıştı :)

Hayranlığımın da etkisi olabilir fakat, sanırım izlediğim en güzel sahne performansıydı.

Umarım tekrar gelir..






Yorumlar