Nezaket Üzerine

yazılı, çoğunlukla yazısız bir çok toplumsal kural var.

bir tanesi de kadına karşı nezaket.

abartılı ve itici.

yeşil ışıkta durmaktan farksız.

kadın, yaratılıştan günümüze itibari ile erkeğe göre daha zayıf.

ve yaratılışın doğasında olmayan bir şekilde; şimdiye kadar erkekten görülen "aşırı" nezaketten dolayı da narin.

evrilme ile oluşan bu fiziksel zayıflıklarından dolayı, toplumsal hayatta kadınlara bir takım öncelikler tanımak gerekiyormuş gibi..

halbuki bunu biz yarattık.

dışarıdan baktığımızda güzel, saygılı bir hareket gibi görülse de; bence bu, hem insanın doğallığına hem de yaratılışına aykırı ve kadına saygısızca..

insan eşit olarak yaratılıyor ve iki parametre var; kadın - erkek.

eşit olarak yaratılan insan ilk zamanlar bu kadar fiziki farklılık taşımıyordu. 

fakat zamanla sürekli artan ve çeşitlenen bu aşırı nezaketten dolayı kadınların kendi doğal hareketlerinden uzaklaştırıldığını, fiziki olarak zayıfladığını ve şu an ki erkek, kadın fiziksel farklılıkların oluştuğu inancındayım.

vermek istediğim mesaj kadınlar aslında bunu hak etmiyor vs kesinlikle değil.

fakat abartmayalım,

kadınlar da gerekli, gereksiz beklenti içine girmesinler istiyorum.

bir market sırasında, bir yolda yürürken veya bir asansöre binerken erkeğin ne kadar acelesi yok ise kadının da o kadar acelesi yok.

ya da bir kadının arabaya binmesi için bir erkeğin kapısını tutmasına ihtiyacı yok. yemek masasına otururken sandalyesinin tutulmasına da ihtiyacı yok.

bir nezaket olacak ise eşitlikle olmalı. şu haliyle erkekler arasında çıta yükseltme yarışı halinde geçiyor.

doğada kimin neye daha çok ihtiyacı var ise her zaman o ödün verdi.

erkeğin de kadına, kadının erkeğe olduğundan daha çok ihtiyacı oldu.

ve erkek ödün verdi.

ödünler birikti, nezaket kuralı oldu.

adına da centilmenlik dediler.

kulağa hoş geliyor.


Yorumlar

Yorum Gönder